Son dakika: Ömer Çelik MYK Toplantısı sonrası açıklama yapıyor! ‘Nazi soykırımının benzeri Gazze’de yaşanıyor’
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, merkez yönetim kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunuyor. İşte açıklamalarından öne çıkanlar:
“Seçim İşleri Başkanlığımız süreç boyunca yoğun bir şekilde çalıştı. Sayın Ali İhsan başkanlığında çalışmalar yürütülüyor. Tüm teşkilatlarımızın seçimlere hazır olduğunu görüyoruz. Dün gece acı bir haber aldık. Üç askerimiz Pençe Kilit Harekatı bölgesinde şehadet mertebesine ulaştık. Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz.” En iyi dileklerimizi iletiyoruz.
“SOYKIRIMIN HERŞEYDEN FARKLI DEĞİLDİR!”
Dünyanın ve Türkiye’nin tüm televizyonları Gazze katliamının fotoğraflarını 24 saat yayınlarken, bu fotoğrafları yayınlayarak “bugün ne yapıyorsun” diye sorulabilir. Fotoğraflar çok benzer görünüyor. Fotoğrafların tamamı Gazze’den değil, bunlar Nazilerin ve Netanyahu hükümetlerinin yaptığı katliam ve soykırımın fotoğrafları. Bu fotoğrafları karşılaştırdığınızda hepsi birbirine benziyor. Nazilerin yaptığı soykırım tablosu ile Netanyahu’nun yaptığı soykırım tablosu arasında hiçbir fark yok. Bunu daha net görmek lazım: 6 bin 150’den fazlası çocuk, 4 binden fazlası kadın olmak üzere 15 bin civarında insan hayatını kaybetti. İsrail’in kendisini savunma hakkına sahip olduğunu söyleyen Batılı ülkeler var. 232 Filistinli ve 66 gazeteci hayatını kaybetti.
Rakamlardan bahsetmek gerçekten üzücü. Bunu Dünya Sağlık Örgütü başkanı söyledi. Her saat başı altı çocuk ölüyor. Şu ana kadar 144 çocuğun hayatını kurtardığınızı düşünüyoruz. Ateşkesin devam etmesi için bugüne kadar çok sayıda talepte bulunuldu. ABD Başkanı Biden’la ilgili böyle bir haber vardı. Ancak Netanyahu hükümeti ne yazık ki bu durumu uzatmak istemiyor gibi görünüyor.
Netanyahu yönetimi savaşı günlük uzatmalar çerçevesinde taktiksel bir aşama olarak görmeye devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Almanya’da yaptığı konuşma tüm insanlıkta yankılanmaya devam edecektir. İnsani yardım talebine kimin yanıt vereceğini bildiklerinden, aileleri tarafından esir alınanları kurtarmak için mektup yazdılar. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda nasıl bir tavır alınması gerektiğini ilk günden itibaren ortaya koydu. Bunun yapılması gereken doğru şey olduğu giderek daha açık hale geliyor. Gazze’nin asil, asil vatandaşlarını korumanın yönetim içinde bir uyarıyı beraberinde getirdiği ortaya çıktı.
Bu sözde insani duraklamanın kalıcı bir ateşkese dönüşmesini umuyoruz. İnsani uçurumda ne oldu? 66 gazeteci hayatını kaybetti, meslektaşlarınızın hayatı riske girdi. İnsani müdahaleyle yıkımın boyutu ortaya çıktı.
- Nazilerin 2. Dünya Savaşı sırasında gerçekleştirdiği katliam ve soykırımların benzerleri Netanyahu hükümetleri tarafından Filistinlilere ve Gazzelilere karşı yapılıyor. Gazze’deki ve o bölgedeki vatandaşlarımızı önemsiyoruz. 500’e yakın vatandaşımız ve KKTC vatandaşımız tahliye edildi. Türkiye, dünyanın vicdanı ve dünyada her türlü insani politikanın merkezi olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Batı’nın temsil ettiğini iddia ettiği değerler, Batılı hükümetlerin gözünden tamamen silinmiştir. Hükümetler katliama seyirci kalarak ikiyüzlülüklerini utanmadan sürdürüyorlar. Sayıları az da olsa bazı akademisyenler insanlık adına seslerini yükselttiler. İki madde Batılı hükümetler tarafından istisna olarak kaydedildi. Bunlardan biri İspanya Başbakanı’nın söyledikleri. “AB Filistin’i tanımazsa İspanya kendi kararını verecektir” dedi. Bu son derece doğru bir karardır.
Belçika başbakanı ayrıca “İsrail’in kendini savunma hakkının masum insanları öldürmek anlamına gelmediğini” belirtti. İsrail’in kendini savunma hakkı temel alınarak yapılanlar dünyanın en büyük yalanına dönüştü. Bu, en son Almanya’da defalarca söylendi. Almanya Başbakanı, “İsrail’in var olma hakkı bizim için mutlaktır” dedi. Kimse var olma hakkına itiraz etmiyor. Devlet, devlet olarak değil de örgüt olarak hareket ederse bu eylemlerin hiçbir meşruiyeti olmayacaktır. İspanya ve Belçika Başbakanlarının tutumu, halkına ve sokaktaki sese kulak veren demokratik bir yaklaşımdı. Bu anlamda takdire şayandır.
Avrupa genelinde büyük bir yargılama hatası yapılıyor. Avrupa bir kez daha sorunun nedenlerini tartışmaktan kaçınıyor ve sonuçlarının nasıl yönetileceğine odaklanıyor. Stratejik bilgelik, sonuçlarını yönetmek için sorunun nedenlerine odaklanır.
“BU KATLİAMI NETANYAHU İMZALADI”
Sonuç olarak nasıl bir radikalleşme ortaya çıkıyor? Güvenlik riskleriyle baş başa kalır mıydık? Onlar düşünür. Naziler bu katliamları Avrupa’nın göbeğinde gerçekleştirdi ve şimdi Netanyahu hükümetleri tüm dünyanın gözü önünde Avrupa hükümetlerinin sessizliği içinde gerçekleştiriyor.
Netanyahu, yaptığı katliamlarda Tevrat’a güvendiğini söyledi. Cumhurbaşkanımız, “Olayı haç-hilal çatışmasına çevirmeyin” dedi. Netanyahu öne çıktı ve bu katliamları meşrulaştırmak için Tevrat’tan bir örnek verdi. Herkes susarken Cumhurbaşkanımız çıkıp “Bu konuyu insani bir mesele olarak ele alacaksınız. Eğer dini bir mesele olarak ele alırsanız bölgeye zarar verirsiniz” dedi.
Cumhurbaşkanımız Tevrat’ın onlara ölmeyi emretmediğini söyledi. Netanyahu’nun yaptığı Tevrat’a inananları küçümsemektir. “Bu konuyu kesişen, büyüyen bir mesele haline getirmeyelim” diyen Sayın Cumhurbaşkanımızdı.
Nazilerin gerçekleştirdiği katliamlar Almanya’da yaşandı. Şimdi Gazze’de oluyor. Bu nasıl bir esarettir ki, bugün en parlak fikirlere imza atanlar bir katliamı savunmak için gelmişlerdir?
Gazze’nin yıkımına sessiz kalmak, insanın kendi kendini yok etmesine sessiz kalmaktır. Bugün tarafsızlık, soykırım yapanların gizli destekçisi olmak anlamına geliyor.
SORULAR VE CEVAPLAR!
“Muhaliflerimizin sürece ilişkin argümanları, hava savunma sistemi konusunda Patriot istediğimizde verdikleri cevaplar ve argümanlar aynı. Türkiye kendi güvenliğinin gereklerini yerine getirirken aynı zamanda Patriot’un da garantisini veriyor. NATO’nun güvenliği.Avrupa’nın güvenliğinin de jeostratejik konumuyla garanti altına alındığı açıktır.Eğer Türkiye güvende olmasaydı NATO büyük bir eksiklik ve zaaf içinde olurdu.Hava savunma sistemi istediğimizde reddettiler. Kendimize vermek. Güvenliğimiz NATO güvenliğidir. Bunu sağlamak için S-400 alıyoruz. Karşı karşıya olduğumuz durum ikiyüzlü bir durum. Bu S-400 meselesinden önceydi. Sonra dedik ki, ‘Satın alalım’ Sizden bir Vatansever”. Onlar da buna karşı çıktılar. Birisi Türkiye’nin güvenliğine şantaj yaparsa bunun bize bir etkisi olmaz. Türkiye güçlü bir diplomatik devlettir ve şantaja boyun eğmez.”
“Azerbaycan ve Karabağ topraklarının ele geçirilmesi mücadelesine destek veren Türkiye’nin bu destekten vazgeçmesini istiyorlar. Suriye’de küçük terör devletleri yerleşmeye çalışıyor, Türkiye kendi güvenliği için operasyonlar yürütüyor. Evet diyor ki:’ Bu da F-35 ve F-16 alımının önüne geçecektir.’ “Bu şantajı kabul etmeyeceğiz. Tarihin insani tarafında yer almaktan gurur duyuyoruz. Türkiye’nin güvenliği meselesi şantaj meselesi değildir.”
“Cumhur İttifakı’nda herhangi bir sorun yok. Emin, yerel seçimlere güçlü bir şekilde hazırlanmaya devam ediyor. AKP ile MHP arasında müzakereler devam etti. İttifakta partilerin tarihlerinden kopup tek partiye dönüşmediklerini her zaman söylüyorum. Hiçbir sorun yok. Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız gerekli gördükleri her şeyi yapıyorlar. “Taktiksel konularda da siyasi konularda da çeşitli tartışmalar olabilir. Siyasi yazılımlarda tartışma yoktur.”