Portre: Başkanlık affı çıkarılan Hunter Biden’ın skandallarla dolu geçmişi
Trajik çocukluğundan Ukrayna’da giriştiği iddia edilen skandallara, Hunter Biden’ın bağımlılık mücadelesiyle geçen yaşamına kısa bir bakış.
Ocak ayında Beyaz Saray’dan ayrılması beklenen ABD Başkanı Joe Biden, skandallara karışan oğlu Hunter için af çıkararak onu olası bir hapis cezasından kurtardı.
Hunter, babasının seçim zaferinden bir ay sonra Aralık 2020’de federal soruşturma altında olduğunu kamuoyuna açıklamıştı. Bu başkanlık affı ise Hunter için uzun süredir devam eden yasal süreci sona erdiriyor.
Af, Hunter’ın silah ve vergi davalarında suçlu bulunmasının ardından cezasını çekmesine ve ülkenin yeni başkanı seçilen Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesine haftalar kala geldi.
Trump’ın görevdeki ilk döneminden sonra normları ve hukukun üstünlüğüne saygıyı yeniden tesis edeceğine dair defalarca kez söz veren Biden, daha önce oğlunu affetmeyeceğini ve Delaware ve Kaliforniya’daki iki davada aldığı mahkumiyetlerin ardından cezasını hafifletmeyeceğini dile getirmişti. Ancak nihayetinde pozisyonunu oğluna yardım etmek için kullandı.
Biden neden sözünden döndü?
Biden, Cumhuriyetçilerin Hunter’ın itibarını zedelemek için bu davaları kullandığını iddia ediyor. Af kararını da “siyasi amaçlı saldırıya yanıt olarak” aldığını savunuyor.
Biden açıklamasında, “Davalardaki suçlamalar, Kongre’deki birkaç siyasi rakibimin bana saldırmasının ardından ortaya çıktı,” dedi.
“Hunter’ın davalarındaki gerçeklere bakan hiçbir makul insan, Hunter’ın sadece benim oğlum olduğu için seçildiğini inkar edemez ve bu yanlıştır.”
Hunter ise yaptığı açıklamada, bu kararı “asla hafife almayacağını” söyledi.
“Bağımlılığımın en karanlık günlerinde yaptığım hataları kabul ettim ve sorumluluk aldım. Bu hatalar, siyasi amaçla beni ve ailemi alenen aşağılamak ve utandırmak için kullanıldı.”
Başkanlık affı İngiltere kraliyetine kadar uzanıyor
Başkan tarafından çıkarılan bu tür bir karar, bireyleri federal suçlardan affederek tüm medeni özgürlükleri ve hakları geri getiriyor.
Al Jazeera’nın aktarımına göre bu uygulama, kralın herkese “merhamet gösterebildiği” İngiliz hukukuna dayanıyor. Gelenek zaman içinde Atlas Okyanusu’nu aşarak Amerikan kolonilerine kadar uzandı. ABD başkanları bu yetkiyi sıklıkla kullanıyor.
Trump da 2021’deki görev süresinin son haftalarında yaklaşık 100 af ve ceza indirimi yayınlamıştı. Affedilen kişiler arasında damadı Jared Kushner’ın babası Charles Kushner da vardı. 2005 yılında Kushner, vergi kaçırma, yasadışı kampanya bağışları ve tanık karartma suçlarından iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Kısa bir süre önce ise Trump tarafından yeni yönetimde ABD’nin Fransa büyükelçisi olarak atandı.
Eski Başkan Bill Clinton da ikinci döneminin sonundan önce üvey kardeşi Roger’ı affetmişti. 1985’te Roger Clinton Jr., kokainle ilgili bir suçtan hüküm giymiş ve bir yıldan fazla süre hapis cezasına çarptırılmıştı.
Hunter neyle suçlanıyor?
Hunter, Delaware Federal Mahkemesi’nde 2018’de yalan beyanda bulunarak silah satın aldığı gerekçesiyle üç suçtan hüküm giymişti.
Hunter’ın en az 1,4 milyon dolar vergi borcunu ödememekle suçlandığı Kaliforniya’daki davanın duruşması ise eylül ayında gerçekleştirilecekti.
Ancak jüri son günlerde sürpriz bir hamleyle vergi dolandırıcılığı ve yasadışı silah bulundurma suçlarını kabul edeceğini açıklamıştı.
Normalde vergi suçlamaları 17 yıla kadar, silah suçlamaları ise 25 yıla kadar hapis cezasını gerektirebiliyor. Ancak Hunter özelinde çok daha az süre ceza bekleniyordu ve hatta hapis cezasından tamamen kurtulabileceği konuşuluyordu.
Öte yandan kapsamlı başkanlık affı sadece bu suçları değil, aynı zamanda “1 Ocak 2014 ile 1 Aralık 2024 tarihleri arasında ABD’ye karşı işlediği ya da işlemiş olabileceği veya katıldığı diğer suçları” da kapsıyor.
Ailesinin ‘utanç kaynağı’ mı?
Hunter aslında uzun süredir hem federal hem de uluslararası çapta skandallar ve siyasi krizlerin öznesi konumunda.
Görevdeki bir ABD liderinin federal bir suçtan hüküm giyen ilk çocuğu olmasının yanı sıra alkol ve uyuşturucu bağımlılığından ilişki sorunlarına kadar kişisel yaşantısıyla da sıklıkla kamuoyunun gündemine geldi.
Ayrıca Biden’ın, oğlu aracılığıyla nüfuzunu kullanarak ticari ilişkilerde ayrıcalık iddia ettiği iddiaları da Cumhuriyetçiler tarafından uzundur dile getiriliyor. Bu konuda Biden hakkında başlatılan azil duruşmalarından ise sonuç çıkmadı.
Trajik bir çocukluk
1970’te Delaware eyaletinin Wilmington kentinde Biden ve ilk eşi Neilia’nın çocuğu olarak dünyaya gelen Hunter, ilk önce annesinin kızlık soyadını ilk soyadı olarak almıştı.
Aile Aralık 1972’de Hunter henüz iki yaşındayken, Biden’ın ABD Senatosu’na seçilmesinden altı haftadan az bir süre sonra, bir trafik kazası geçirdi.
Kazada annesi ve küçük kız kardeşi Naomi hayatını kaybederken, kendisinin kafatası, ağabeyi Beau’nun ise bacağı kırıldı.
Hunter ilerleyen yaşamında Georgetown Üniversitesi ve Yale Hukuk Fakültesi’ne giderek, eğitimini 1996 yılında tamamladı. Üniversite döneminde marjinal topluluklara hizmet eden bir Katolik grubu olan Cizvit Gönüllü Birliği’ne katıldı.
Burada avukat olan ilk eşi Kathleen Buhle ile tanıştı ve 1993’te evlendi. Üç çocukları olan çift, 2017’de ayrıldı.
Deniz üssündeki ilk gününde kokain kullandı
Başkan Biden’ın içki içmediği biliniyor ama Hunter daha ergenlik çağında içmeye başladı ve üniversite öğrencisiyken kokain kullandığını kabul etti. Rehabilitasyona girip çıktığı da biliniyor.
2013’te ABD Deniz Kuvvetleri’ne kaydolan Hunter, o dönemde başkan yardımcısı olan babasının huzurunda Beyaz Saray’da yemin etti. Ancak deniz üssündeki ilk gününde kokain kullandığı tespit edilince buradan gönderildi.
New Yorker’a göre, ağabeyi Beau’nun 2015’te beyin kanserinden ölmesinin ardından Hunter’ın içkiye düşkünlüğü de aşırı seviyelere çıktı. O dönemde evden sadece içki almak için çıktığı söyleniyordu.
Hunter’ın kızı Naomi, Twitter’da “O ve Beau birdi,” diye yazmıştı.
“Tek yürek, tek ruh, tek zihindiler.”
Ölen ağabeyinin eşiyle birliktelik yaşadı
Hunter, henüz eski eşi Buhle ile ayrıldıklarını açıklamadan önce kardeşinin dul kalan eşi Hallie Biden ile ilişki yaşamaya başladı.
New Yorker’a konuşan bir kaynak, iki yıl süren bu ilişkinin, Beau’nun ölümü nedeniyle yaşadıkları ortak acıdan kaynaklandığını ve ikilinin bu şekilde birbirlerine bağlandıklarını söylüyor.
Delaware davasında tanık olarak kürsüye çıkan Hallie, Hunter’ın uyuşturucu satın aldığına şahit olduğunu itiraf etmişti.
Hallie ile Hunter arasında “dostane” bir ayrılık yaşandığına dair haberler, babasının başkanlık için üçüncü kez aday olmasından yaklaşık bir hafta sonra 2019’da basına yansıdı.
Birkaç hafta sonra da Hunter, Güney Afrikalı film yapımcısı Melissa Cohen ile altı günlük fırtınalı bir ilişkinin ardından evlendi. Çiftin bir oğulları var.
Silah satın alırken yalan söyledi
Hunter, 2018’de rehabilitasyon merkezinde geçirdiği iki aydan sonra bir tabanca satın aldı. Savcılar, silah başvuru formunda o sırada uyuşturucu kullanmadığını iddia ederek yalan söylediğini kaydetti. Hunter’ın avukatları ise o dönemde kendisini bir bağımlı olarak görmediğini ve silahı alırken temiz olduğunu savundu.
Hallie, evdeki kokain kalıntılarını temizlerken bu silahı bulduğunu ve bir anlık panikle onu çöpe attığını mahkeme huzurunda itiraf etti. Atılan silahın bulunması için yerel polis, FBI ve geri dönüşüm işçisi yaşlı bir adam seferber oldu.
New York Times’ın haberine göre Hunter, o dönemde bir aile dostuna “Hepiniz yanlış kardeşin öldüğünü düşünüyorsunuz, biliyorum,” demişti.
Eşinden sadakatsizlik nedeniyle ayrıldı
BBC’nin haberine göre Hunter’ın eski eşi Buhle, aralarındaki çekişmeli boşanma sürecinde onu “uyuşturucu, alkol, fuhuş, striptiz kulüpleri ve cinsel ilişki yaşadığı kadınlara hediye alma gibi çeşitli şekillerde aşırı para harcamakla ve aileye fatura ödeyecek para bırakmamakla” suçladı.
24 yıllık evliliğinin nasıl sona erdiğine dair sessizliğini kısa süre önce bozan Buhle, “Çok büyük bir uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele ediyordu ve bu çok yürek parçalayıcı ve acı vericiydi. Evlendiğim adam bu değildi,” diyor.
Hunter, 2021’de yayınlanan anı kitabı Beautiful Things’de, sadakatsizliğinin evliliklerinde bardağı taşıran son damla olduğunu kabul ediyor.
Nitekim 2019’da yapılan DNA testi, Arkansaslı dansçı Lunden Alexis Roberts’ın çocuğunun “biyolojik ve yasal babası” olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Hunter ise anılarında dansçıyla karşılaşmalarına dair “hiçbir şey hatırlamadığını” iddia ediyor. Ancak Roberts ile bir babalık davasında uzlaştı ve çocuğa nafaka ödemeyi kabul etti.
Başkan Biden da medyada haberin manşetlere çıkmasının ardından Roberts’ın kızını yedinci torunu olarak tanımıştı.
Babasının nüfuzunu kullanarak çıkar ilişkilerine girdi mi?
Yale’den mezun olduktan sonra Hunter, Delaware merkezli ve daha sonra Bank of America tarafından satın alınan bir banka holding şirketi olan MBNA America’da çalışmıştı.
BBC’nin haberine göre Biden’ın, o dönemki siyasi kampanyalarına en büyük katkıyı yapan bu şirketle yakın bağları vardı. Bu da ona “MBNA senatörü” gibi olumsuz bir lakap takılmasına neden olmuştu.
Hatta Hunter’ın icra başkan yardımcısı rütbesine terfi etmesiyle babası, MBNA lehine bir iflas reformu yasasını Senato’dan geçirmişti.
Hunter, 2000’li yılların başında bankadan danışmanlık ücreti alırken Washington’da lobi faaliyeti başlattı. Politico Dergisi’ne göre, bu sayede “babasının komite görevlendirmeleri ve yasama öncelikleriyle örtüşen çıkarlara sahip müşteriler” elde etti. Ancak Hunter, lobi faaliyetleri konusunda babasıyla hiç konuşmadığını iddia ediyor.
2006 yılında, o zamanki Senatör Biden’ın Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanlığını yeniden üstlenmeye hazırlandığı sırada Hunter ve bir başka yakını Paradigm Global Advisors adlı bir fon grubunu satın aldı.
Ancak daha sonra fonun, ABD tarihinin en büyük saadet zincirlerinden birini yürütmekten hüküm giymiş bir Teksaslı finansör de dahil olmak üzere çeşitli dolandırıcılarla bağlantısı ortaya çıktı.
Biden ailesi 2010’da fonu tasfiye etti ve parayı yatırımcılara iade etti. Böylece bir suçlamayla karşılaşmadılar.
Rus kaçakçıların yanında sızdı ve bilgisayarını çaldırdı
Hunter’la ilgili en büyük skandallardan biri de 2019’da Rus uyuşturucu kaçakçılarıyla takılırken sızması ve bilgisayarını çaldırmasıydı. Bu olay, ABD siyasetini, medyayı ve hatta iş dünyasını derinden etkileyen bir dizi olayın fitilini ateşleyecekti.
Olaylar, ABD’nin çok okunan ve Cumhuriyetçilere yakınlığıyla bilinen New York Post gazetesinin, Hunter’a ait olduğu iddia edilen bilgisayarın bir tamirciye bırakılan hard disk’inden alınan yazışmaları Ekim 2020’de yayınlamasıyla başladı.
Bu yazışmalar, Biden ailesinin Ukrayna’da yolsuzluklara karıştığını öne sürüyordu ve 2020’deki başkanlık seçimlerine sadece birkaç hafta kala yayınlanmıştı.
Ukrayna’da yolsuzluklara karıştığı iddiası
Hard disk’ten alınan yazışmalar, Hunter’ın yönetim kurulunda olduğu Ukraynalı enerji firması Burisma’dan aylık 50.000 dolar maaş aldığını ve şirket hakkında soruşturma yürüten başsavcı Viktor Şokin’i kovması için Ukrayna hükümetine baskı yaptığını ileri sürüyordu.
Hatta Joe Biden’ın da dönemin Ukrayna Başkanı Petro Poroşenko ve Başbakan Arseniy Yatsenyuk’un Şokin’i görevden alması için nüfuzunu kullandığı iddia ediliyordu.
Biden kanadı ise o dönem başkan adayı olan Demokrat siyasetçinin takviminde böyle bir görüşmenin yer almadığını söyleyerek iddiaları reddetti.
‘Bilgisayar tamircisi, yazışmaları Trump’a ulaştırdı’
İddiaya göre söz konusu hard disk’in içindeki bilgileri John Paul Mac Isaac adlı bir bilgisayar tamircisi elde etmişti. Isaac bu diski kendini Hunter olarak tanıtan birinin bıraktığını ama almaya kimsenin gelmediğini öne sürüyordu.
Tamirci dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın kişisel avukatının avukatına ulaşıp belgeleri verdiğini ve FBI’ı da bilgilendirdiğini savunuyordu. New York Post da bu yazışmaları Giuliani’den aldığını duyurmuştu.
Ancak bütün bu olayların Kasım 2020 seçimlerinden sadece bir ay önce yaşanması özellikle dikkat çekiciydi. Demokratlar o dönemde tüm bunların Biden’ın adaylığına yönelik komplo olduğunu savunmuştu. 2020’deki olaylı seçimler Biden’ın zaferiyle sonuçlanacaktı.
Trump’a Hunter’la bağlantılı azil soruşturması
Ukrayna’da Hunter’ın karıştığı söylenen skandallar, aslında 2014’teki renkli devrime dayanıyor. O dönemki kitlesel protestoların ardından ABD’ye yakınlığıyla bilinen Petro Poroşenko ülkenin başına geçmişti.
Poroşenko’nun göreve gelmesinden sonra dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Ukrayna’yla ilişkileri güçlendirmek için yardımcısı Joe Biden’ı görevlendirmişti.
Hunter tam da bu sıralarda Burisma’nın yönetim kuruluna girdi.
2016’da iktidara gelen Trump ise Joe Biden’ın o dönemde ABD dış politikasını oğlu ile kendisinin Ukrayna’daki menfaatleri için manipüle ettiğini savunmuştu.
Trump, 2019’da Ukrayna başkanı olan Vladimir Zelenskiy’ye telefon açmış ve iddiaya göre bu görüşmede başkanlık yarışındaki rakibi Joe Biden ve ailesine soruşturma açması karşılığında Ukrayna’ya askeri yardımda bulunacağını söylemişti.
Bunun üzerine aynı yıl ABD Senatosu’nda Trump hakkında azil soruşturması başlatılmıştı. Trump ekibi görüşmenin dökümünü yayınlayarak olayın askeri yardımlarla ilişkisi olmadığını savunmuştu. Soruşturmanın ardından Trump senatoda aklanmıştı.
Öte yandan, bazı yorumlara göre söz konusu başkanlık affı, Hunter nedeniyle azil soruşturmasına uğrayan ve az kalsın koltuğundan olan Trump’ın “intikam” almasını önlemek için çıkarılmış da olabilir.
Sansür tartışmaları ve sosyal medya depremi
Hunter’ın bilgisayarının başlattığı tartışma ABD’li internet ve sosyal medya şirketlerinin New York Post’un hesaplarını engellemesiyle yeni bir boyuta ulaşmıştı.
Hem Twitter hem de Facebook, haber kuruluşuna yayınladığı Hunter belgeleri yüzünden katı bir sansür uygulamış, haberin paylaşımına kısıtlama getirilirken, Twitter’da gazetenin hesabı “kişisel bilgileri ihlal ettiği gerekçesiyle” dondurulmuştu.
Gazetenin hesabını 16 gün süreyle kapatan Twitter, haberdeki görselleri ya da haberin bağlantısını paylaşan hesapları dahi bloke ediyordu.
Twitter, bu uygulama için “bilgilerin siber saldırı yoluyla elde edilmiş olmasını” gerekçe gösteriyordu. New York Post ise siber saldırıya karışmadıklarını, bilgileri doğrudan Giuliani’den aldıklarını savunuyordu.
Daha sonra Elon Musk, Twitter’ı satın alacak ve eski yönetimin iç yazışmalarını ifşa edecekti. O ifşada eski Twitter yönetiminin, Biden ve ekibinin sansür taleplerini karşılamak için büyük çaba sarf ettiği görülüyordu.
Ağustos ayında Joe Rogan’ın Spotify’daki podcast’ine konuk olan Meta CEO’su Mark Zuckerberg de New York Post’a sansür uyguladıklarını kabul etmişti.
Zuckerberg, FBI’ın seçim sonuçlarını etkileyecek dezenformasyona karşı dikkat uyarısı yaptığını ve bu nedenle haberi sansürlediklerini söylemiş ve şunları eklemişti:
“Bu kararın yanlış olduğunu bilmek beni çok rahatsız ediyor. Yapmamamız gereken bir şeyi yaptık, en kötüsü de bu.”
Hard disk belgeleri gerçek çıktı
Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının hemen ardından New York Times’ta Hunter’ın bilgisayarından çıkan belgelerle ilgili önemli bir haber yayınlandı. Haberde bilgisayarın gerçekten Hunter’a ait olduğu ve içindeki belgelerin de gerçek olduğu belirtiliyordu.
O dönemde Cumhuriyetçiler, New York Times’ın söz konusu haberi doğrulamadaki “zamanlamasına” dikkat çekmişti. Buna göre haber, tam da Rusya’nın Ukrayna’ya girmesinin ardından duyurulduğu için yeterince gündem olamamıştı. Hatta gündem olamaması için özellikle bu dönemde yayınlandığı iddia ediliyordu.
Hunter ve avukatları ise belgelerin güvenilirliğini sorgulamış ve içeriklerin manipüle edilmiş olabileceğini öne sürmüştü.
Yine de bu belgeler, Hunter hakkında federal çapta birden fazla uyuşturucu ve silah davasının açılmasında ve bugünkü başkanlık affına giden süreçte önemli rol oynamıştı.