Fransa’nın erken seçimi AB içinde nasıl okunmalı?
Pek çok ülkenin siyasi gündeminde aşırı sağın yükselişi yer alırken, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında seçim sonuçlarından en çok etkilenen ülke Fransa oldu.
Seçimlerde Fransız aşırı sağ partisi RN'nin (Rassemblement National) temsilcisi yüzde 31,37 ile birinci olurken, Başkan Macron'un partisi Yeniden Doğuş (Rönesans) oyların yalnızca yüzde 14,6'sını aldı. İki parti arasındaki oy farkının bu kadar büyük olması, Başkan Macron'u Ulusal Meclisi feshetme kararı almaya itti.
Fransa'nın ana gündemini 30 Haziran-7 Temmuz tarihleri arasında yapılacak ulusal seçimler oluşturuyor.
Macron neye dayanarak erken seçim kararı aldı?
Macron'un erken seçim kararı Fransız kamuoyunda tartışma konusu oldu. Çünkü norm çatışması var.
Fransız Anayasasına göre, Cumhurbaşkanının Parlamentoyu feshetmesi durumunda ulusal seçimler “en az 20 en fazla 40 gün” içinde yapılabilecek. Fransız seçim kanununda “seçimler bir ay gecikmeyle yapılacaktır” ifadesini okuyoruz.
Fransa'da bu iki maddeye ilişkin tartışmalar devam etse de seçimler 30 Haziran-7 Temmuz tarihleri arasında yapılacak.
Fransa'da hangi trendler öne çıkıyor?
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sonuçları Fransız siyasetindeki fay hatlarına dair önemli ipuçları taşıyor. Bunlardan ilki Le Pen'e verilen oyların coğrafi dağılımı incelenerek yorumlanabilir.
AB'nin 2008 ekonomik krizi sonrasında birlik olarak geliştirdiği Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM), ekonomik istikrarın parasal sıkılaştırma yoluyla sağlanabileceğini öngörüyordu. Berlin'in arzuladığı enflasyonun kontrol altına alınmasına dayalı maliye politikalarının, Fransa gibi yapısal sorunları olan ekonomiler üzerinde yıkıcı etkileri olduğu görülüyor. İzlenen politikaların satın alma gücünü her geçen gün düşürdüğü de ortadadır. OECD'nin paylaştığı satın alma gücü paritesi verilerine göre Fransa'da parite 2008'de 0,882'den 2022'de 0,674'e düştü.
Avrupa Merkez Bankası'nın uyguladığı bu sıkı para politikasının yanı sıra Brüksel'in dış politika tercihleri de Fransız kamuoyunun eğilimini değiştiriyor. Avrupa Komisyonu, Avrupa Yetenek Havuzu ve Göç ve Mülteciler Paktı gibi göçmen akışını sınırlandırmaya yönelik politikalar geliştirse de Fransız kamuoyunun beklentilerini karşılayamadı. Fransız yasa koyucu bu konuda önlem almak istese de Brüksel buna engel oluyor. Son 20 yılda göçmen akışını sınırlandırmaya yönelik 28 yeni yasa yürürlüğe girmesine rağmen yaklaşık 68 milyonluk Fransa'nın 8,6 milyonu Fransız değil.
Fransa'da kaçak göçmen sayısı 2015'te 75 bin iken 2023'te 225 binin üzerine çıktı. Brüksel'in 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşındaki açık kapı politikası, göçmen akışını yavaşlatmanın yanı sıra, AB'ye gelen göçmenlerin sayısının hızla arttığını görüyoruz. Son iki yılda Ukrayna'dan AB'ye göç eden Ukraynalıların sayısı 4 milyonu aştı. Fransa'daki Ukraynalı göçmenlerin sayısı 60 bini aşıyor.
Macron güveni yeniden tesis edebilir mi?
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde beklentilerin çok altında oy alan Macron'un partisinin 30 Haziran'da yapılacak erken seçimlerde ne kadar oy alacağı merak konusu. Macron'un ikinci döneminde de aşırı sağ ve Rusya karşıtlığına dayalı seçim siyasetini sürdüreceğini söylemek yanlış olmaz. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Le Pen'e güvenen Fransa'da, sandık başına giden seçmenlerin 30 Haziran seçimlerinde de aynı düzeyde ilgi gösterip göstermeyeceği sorusu, yeni Fransız parlamentosunun oluşumunda önemli bir etken olacak.
AB'nin iki itici gücünden biri olan Almanya'da neler oluyor? Bir sonraki yazımızda “Avrupa Parlamentosu seçimleri Olaf Scholz'un Almanya'sını nasıl etkiledi?” sorusunun cevabını bulmaya çalışacağız.
Haber: Hasan Bilgili, Salih Kaya
Grafik: Nursel Cobuloğlu Çoban